Enerji Panorama dergisi Aralık 2017 sayısında yayınlanan yazım.
Aralık Ayında Satın Alınıp Tescili Ocak Ayına Bırakılan Taşıt Alımlarına Dikkat
Mehmet Öner
Maliye Bakanlığı Eski Baş Hesap Uzmanı
Yeminli Mali Müşavir
moner@monerymm.com
Her yıl aralık ayında, özellikle de ayın son haftalarında vergi mükelleflerince alınan taşıt miktarında geleneksel olarak artış gözlenir. Küçük çaplı da olsa vergi planlaması yöntemi olarak kullanılan bu alımlar beraberinde bazı riskleri de getiriyor.
Binek otomobillerinde aracın KDV ve ÖTV’sinin, bir aylık amortismanının o yıl kurumlar vergisi açısından gider yazılabilmesi,
Binek otomobilleri dışındaki taşıtların ÖTV’sinin ve aralık ayında dahi satın alınsa bir yıllık amortisman tutarının kurumlar vergisi açısından gider yazılabilmesi,
yılın son ayındaki taşıt alımlarını şirketler açısından cazip hale getiriyor.
Araç satıcısı firmalar da yılın son dönemecinde daha çok araç satmanın peşinden koşmakta, kampanyalar düzenlemekte ve hatta bazen maliyet fiyatına satış yapmaktadır. Yıllık satış kotasının tutturulması veya son dönemeçteki satışlarla daha yüksek satış pirimi oranını sağlayacak satış rakamına ulaşmak için araç satıcıları var güçleriyle çalışmaktadır.
Aralık ayında alınıp, faturası aralık ayında düzenlenen ve trafik siciline tescili 31 Aralık günü sonuna kadar yaptırılan araç alımlarında bahsedeceğimiz problem yaşanmayacaktır. Ancak şirketinize aralık ayında satın aldığınız, faturası aralık ayına düzenlenmiş ancak tescili bir sonraki yılın ilk günlerine bırakılmış taşıt alımınız varsa konuyu tekrar değerlendirmenizde ve tescilin 31 Aralık günü sonuna kadar yapılmasını istemenizde fayda var.
Tescil neden bir sonraki yılın ilk günlerine bırakılıyor? En önemli sebep satıcı firmaların yılın son gününe kadar araç satmanın peşinde koşmalarıdır. Ayrıca alıcılar da motorlu taşıtlar vergisinin ilk taksidi tescil sırasında ödendiği için “tescil ocak ayında yapılsın, aralıkta yapılıp birkaç gün için motorlu taşıtlar vergisi ödemeyelim” derdinde.
Fakat bu durum iki açıdan problem çıkartabilecek potansiyel taşıyor.
Birincisi satın almanın yapıldığı, faturanın düzenlendiği Aralık ayında aracın trafik tescili yapılmaz ise araç şirketinize teslim edilmemiş oluyor. Araç şirketinize teslim edilmemiş ise de Gelir İdaresi Başkanlığı’nın amortisman ayırmanın temel şartı olan “araç fiilen kullanılmasa bile kullanıma hazır halde olması” kuralı ihlal edilmiş olacaktır. Yapılacak bir vergi incelemesi sırasında ayırdığınız amortisman tutarları üzerinden kurumlar vergisi ve ceza ödemek zorunda kalabilirsiniz.
Gelir İdaresi Başkanlığı konuya ilişkin görüşünü 365 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu tebliğinde açıklamış durumda. Tebliğin konuya ilişkin kısmı şöyle:
“Diğer taraftan, Kanunun 320 nci maddesinde amortisman süresinin, kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlayacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, mükellefler tarafından iktisap edilerek defter kayıtlarına geçirilen, değerleme gününde envantere dahil olan ve kullanılma şartı aranmaksızın kullanılmaya hazır halde bulunan iktisadi kıymetler için amortisman ayrılabilecektir. Bu kapsamda kullanılabilmesi kayıt ve tescile tabi taşıtların, ilgili sicillerine yasal süresi içerisinde kayıt ve tescil işlemi yapılmak şartıyla; aktife alındıkları dönemden itibaren amortismana tabi tutulması mümkün bulunmaktadır.”
Tebliğde açıklanan ifade ile, kullanılabilmesi kayıt ve tescile tabi olan araçlar için amortisman ayrılabilmesi
Kayıt ve tescil işleminin tamamlanması
Fiilen kullanılmasa dahi kullanıma hazır halde olması
şartlarının birlikte sağlanmasına bağlıdır.
Kullanıma hazır halde olması “taşıtın alıcı tarafından teslim alınması, kullanılabilir durumda olması” demektir. Araç faturasının düzenlenmiş olması kullanılabilir olması anlamına gelmemektedir. Satıcı firmalar da zaten tescil tamamlanmadan aracı teslim etmemektedir. Dolayısıyla 31 Aralık günü faturası düzenlenmiş, ancak fiilen teslim edilmemiş araç kullanılabilir durumda değildir; bu durumdaki araçlar için kıst veya yıllık amortisman ayrılması Gelir İdaresi Başkanlığının görüşüne uygun değildir.
Bu tür taşıt alımlarındaki ikinci problem fatura üzerindeki ÖTV tutarının hangi yıla gider veya maliyet yazılabileceğidir. Faturanın düzenlendiği aralık ayının yılına mı, yoksa tescilin yapıldığı bir sonraki yıla mı?
Uygulamada hemen hemen tüm şirketler faturada gösterilen ÖTV’yi faturanın kesildiği Aralık ayının yılına gider ve ya maliyet olarak kaydetmektedir. Halbuki Aralık ayı faturasında gösterilen ÖTV sonraki yılın Ocak ayında gerçekleşmiş bir tescil işlemi olarak, Ocak ayı beyannamesiyle beyan edilip, tescil öncesi Ocak ayında ödenmektedir. Bu ÖTV devletin kayıtlarına bir sonraki yıl işlemi olarak hem tahakkuk hem de tahsil olarak geçmektedir. Vergi Usul Kanununda düzenlenen dönemsellik ilkesi gereği 2018 yılında tahakkuk edip ödenecek ÖTV’nin 2017 yılına gider veya maliyet olarak yazılması mümkün değildir.
Bu konudaki kafa karışıklığına aynı fatura üzerindeki KDV’nin binek otomobilleri açısından gider veya maliyet olarak yazılabilmesi uygulaması yol açmaktadır. Aralık ayında düzenlenen faturaya ilişkin KDV beyannamesi 2018 yılı Ocak ayı içerisinde verilmekte; ancak “Aralık 2017” dönemi olarak beyan edilmekte, tarh edilmekte ve ödenmektedir. ÖTV’de tescilin sonraki aya bırakılması sebebiyle işlem “Ocak 2018” dönemi işlemi haline gelmektedir.
Özellikle lüks araçlardaki ÖTV’nin gider yazılabilmesi amacıyla yapılacak bu tür alımlarda tescilin en geç 31 Aralık günü yapılmasını sağlamak bu tartışmaya girmenizi engelleyecektir. Ayrıca tescilin 1 Ocak’dan önce yapılması genellikle 1 Ocak günleri yapılan ÖTV artışlarından da şirketinizi koruyacaktır.
Comments