top of page
Yazarın fotoğrafıMehmet Öner

Yemek Çeki Uygulaması Ömrünü Tamamladı mı? Yemek Çeki Uygulamasında Dikkatten Kaçan Hukuksuzluk.

Güncelleme tarihi: 2 Haz 2019


Mehmet Öner

Maliye Bakanlığı Eski Baş Hesap Uzmanı

Yeminli Mali Müşavir


Dünyanın birçok ülkesinden farklı olarak, işverenin çalışanlarına ücretsiz yemek temin etmesi çalışma hayatımızın, iş kültürümüzün önemli bir parçası.

Geçmişten beri, işverence çalışanlarına ücretsiz olarak temin edilen yemeğin ticari kazancın tespitinde gider kabul edilmesi ve ücretsiz olarak işyerinde veya müştemilatında sunulan bu yemeğin çalışanlar açısından ücret kabul edilmesine rağmen Gelir Vergisi’nden istisna edilmesi alışık olduğumuz bir uygulama.

Gelir Vergisi Kanunun 23/8. Maddesinde düzenlenen bu istisna 02.06.1995 tarihinde 4108 sayılı kanunla yapılan düzenlemeye kadar “yalnızca işyeri veya işyeri müştemilatında ücretsiz olarak verilen yemek” için geçerli idi.

02.06.1995 tarihinde 4108 sayılı kanunla, maddede günün koşullarına uygun olarak yapılan değişiklikle, işyeri dışında çalışanlara yemek verilmesi durumunda belirlenecek günlük tutar kadarlık günlük yemek bedelinin de “ödemenin yemek hizmeti veren mükelleflere yapılması şartıyla” istisnadan yararlanmasına olanak tanınmıştır.

Yapılan bu düzenleme günümüz koşullarına uygun, yerinde bir düzenleme. İşletmelerin her zaman çalışanlarına işyerinde yemek hizmeti sunması mümkün olmayabiliyor. Çalışan sayısının az olduğu işletmelerde veya çalışma alanlarının kısıtlı olduğu yerlerde bu hizmetin dışardan alınması zorunluluk haline gelmektedir. Yemek hizmeti sunumu konusunda uzmanlaşan lokanta veya restoranlardan bu hizmetin satın alınması, maliyetlerini düşürmenin peşinde olan günümüz rekabetçi işletmeleri açısından kaçınılmaz bir hal almıştır.

Ancak ilerleyen zaman içinde, bu sistemde aracı rolü üstlenen yemek çeki firmaları, lokanta ve restoranları isyan ettirecek uygulamalara imza attı. Sayıları 6-7’yi geçmeyen bu uluslararası firmalar dünyada % 3-4 düzeyinde komisyon uygularken Türkiye’de restoran ve lokantalardan aldıkları komisyon oranını % 10 a çıkardı; ödeme sürelerini 60 güne uzattı. Haklı olarak da restoranlar ve lokantalar konuyu Rekabet Kurumuna taşıdı. Rekabet Kurumu soruşturmayı başlattı ama kararın kısa zamanda çıkmayacağı gözüküyor.

Yemek bedelinin ödenmesi konusunda “ödeme hizmeti” sunan yemek çeki firmalarının restoran ve lokantalardan aldığı % 10 komisyon inanılmaz bir oran. Ülkemizde ortalama karlılık oranının % 10 larda olduğu düşünülürse yemek çeki firmaları restorantların tüm karını elinden alıyor. Benzeri bir şeyi bankaların yaptığını düşünün. 10.000 TL EFT için 1.000 TL komisyon. Böyle bir oranı kimsenin kabul etmesi mümkün değil. Bundan daha vahimi yemek çeki firmaları ciro üzerinden % 10 komisyon alırken devlet aynı ciro üzerinden % 8 KDV’ye razı olmuş durumda.

25 Aralık 2017 günü restoran ve lokantalar yemek çeki firmalarını boykot kararı aldı. Bugün restoranların yemek çeki konusundaki boykot kararı meseleyi tekrar gündeme taşıdığı için konuya ilişkin bir hukuksuzluğa dikkat çekmek istiyorum. Yukarıda bahsettiğim 4108 sayılı yasa ile yapılan değişiklik işyeri dışında çalışanlara yemek verilmesi durumunda buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükellefe yapılmasını şart koşmuştur. Düzenlemeyi yapan Gelir Vergisi Kanunun 23/8. maddesi metni şöyle.

“8. (4108 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle değişen bent) Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 800 000 lirayı (296 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2017 yılında uygulanmak üzere 14 TL.) aşmaması ve buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şarttır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde, aşan kısım ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakten yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir.);”

Kanundaki ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükellefe yapılması şartı, konu hakkındaki 186 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile hukuksuz ve dayanaksız bir biçimde genişletilmiş; bu işe aracılık eden kuruluşlara (yemek çeki firmalarına) yapılacak ödemelerin de kabul edileceğinden bahsedilmiştir. Kanunla düzenlen konunun temel şartı tebliğle değiştirilmiş, kanun koyucu yerine geçilmiştir. Tebliğin ilgili bölümü ise şöyle.

“2. İŞVERENLERCE İŞYERi VEYA İŞYERİNİN MÜŞTEMİLATI DIŞINDA KALAN YERLERDE HİZMET ERBABINA YEMEK VERİLMEK SURETİYLE SAĞLANAN MENFATLER:

a) İşyeri veya İşyerinin Müştemilatı Dışında Kalan Yerlerde Yemek Verilmek Suretiyle Sağlanan Menfaatin Bir Günlük Tutarının 100 Bin Liralık Kısmının Vergiden İstisna Edilmesi:

Gelir Vergisi Kanununun değişik 23/8 inci maddesinin parantez içi hükmünde, "(İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 100.000 lirayı aşmaması ve buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şarttır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde, aşan kısım ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakten yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir.)" denilmiştir.

Buna göre, sözkonusu istisna hükmünün uygulanmasında;

- İşverenlerce yemek bedeli, doğrudan yemek verme hizmetini sağlayan veya bu işe aracılık eden kuruluşa ödenecek (hizmet erbabına ödenmeyecek), “

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ödemelerin tevsiki, kime yapıldığı konusundaki hassas tutumunu hepimiz bilmekteyiz. Yemek çeki konusu açılmış iken konunun bu yönünün de tartışılmasında fayda var. Bir yanlışlık varsa düzeltilmesi; düzeltilirken de restorantların korunması hepimizi mutlu eder.

Bu hukuksuzluğun ötesinde, yemek çeki uygulamasının belge düzenine ilişkin beklenen etkisinin, artık yemek çeki olmadan da sağlanabileceğini görmek gerekiyor. Çalışanlara yemek bedelinin doğrudan ödenmeyip, yemek çeki yoluyla ödemenin yapılması durumunda lokanta ve restoranların mecburen satış fişi veya fatura düzenlemesi sonucu Gelir İdaresinin bu uygulamaya sıcak bakmasına yol açmıştı. Fakat bu beklentinin ekonomiye maliyeti % 10 gibi restoranların tüm karını silip süpüren bir hale gelmiştir. Günümüz koşullarında Gelir Vergisi Kanununun 23/8. Maddesinde belirlenen günlük 14 TL’nin çalışanların maaş hesaplarına yatırılmasının da istisna kabul edilmesi gerekir. Yemek çeki uygulamasının başladığı yirmibeş sene öncesine göre ekonomide ve ödeme alışkanlıklarında çok şey değişti. Çalışanlar artık hemen hemen tüm harcamalarını kredi kartı ile yapıp maaşlarını aldığında kredi kartı borçlarını ödüyor. Yeni nesil POS cihazları işlem yapıldığı anda satış fişini düzenliyor. Bu şartlar altında, zaten mecburen işleyen belge düzenin sağlanması için topluma yemek çeki firmalarına % 10 komisyon ödetmek manasız görünüyor.

Bir de temel olarak ödeme hizmeti sunan yemek çeki firmalarının hizmetlerinin “6493 Sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun” kapsamında ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Kanundaki hükümlere uyulmaması durumunda para ve hapis cezaları uygulanıyor.


Comments


bottom of page